Nerdeyse hayatındaki herkesin kendine bir kez olsun nefretini, kırgınlığını, kızgınlığını uzun uzun dinlemiş insanların anlatamadıkları. İçinde biriktirip, yuttuklarını söyleyememesi ne acı dimi! Düşünsene sırf bu yüzden hep sen haksız görülüyorsun ama hala konuşamıyorsun. İçimde koskoca bir yılın bütünen bir ağırlığı var ve tek kelime etmek senin için kocaman bir yük. Akıtmak istediğim o kadar fazla şey var ki bir şey yokmuş gibi halimle yaklaşmaya gücüm yok. Ne iyiye ne kötüye hal bırakılmıyor. Sonra çok yanlış bir zamanda gücünün bittiğini anlıyorsun. Tüm emeklerin de ziyan oluyor zaten. İnsan kendine üzülecek hale geliyor. Aynaya bakınca acıyarak bakıyorsun kendine. Genel bir acıma duygusu değil bu durum. İçinin kararmışlığına acıyorsun. Kapkara duygularına acıyorsun. Nefretine acıyorsun. Nasıl her şey çürüyorsa bir zaman sonra duygular da çürüyor. Konuşamadığın, söylemediğin tüm kötülükler, tüm acılar içinde kalınca zamanla yok olmuyor. Zamanla çürüyor, anlamıyorsun. Sonra pat! Hastasın sen. Hastalığın da çaresi yok ondan sonra, en önemli gününü de mahvediyor, emeklerini de söndürüyor, güzelliğini de çirkinleştiriyor. Güzellemenin önemi yok duyguların, iç dünyan kötüyse ondan haber alamadığın konuşmadığın sürece kötü işte.icindekileri Söylemediğin sürece çürürsün, kararır gidersin, teşhisler konulur ama sen yine tüm acilarinla bir başına başbaşa kalırsın. O kadar.
Bu yazı 291 defa okunmuştur.