Tarihin başlangıcından bu yana kadın her dönemde ayrımcılığa maruz kalmış, erkeğin egemenliği altında geri planda bırakılmıştır. Kadının çalışma hayatına katılması, yaşanılan zamana göre, toplumdan topluma değişkenlik göstermiştir. Eski Türk topluluklarında önemli bir üretim faktörü olarak yer alan kadın emeği, İslamiyetin kabulünden sonra bazı alanlarda geri planda kalmıştır. Osmanlı döneminde özellikle son dönemlerinde yaşanan değişimle kadın ve kadın emeğine önem verilmiş; bununla birlikte kadın ve kadın emeği yeterli düzeyde özgürleşememiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra yaşanan sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda yapılan reformlarla birlikte kadının çalışma hayatına katılması sağlanmış ve kadın emeğine önem verilmiştir.
Dört yıl süren Kurtuluş Savaşı'nda kadınların verdiği mücadele, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından karşılık buldu. Hiç şüphesiz bağımsızlığın kazanılmasında kadınların rolü büyüktü. Cumhuriyet devrimleriyle din ve devlet işleri ayrıldı, laik bir devlet kuruldu. Medeni kanunun kabul edilmesi, kadın haklarının kazanılmasında bir dönüm noktası oldu. Seçim kanununda yapılan değişikllikle ise kadınlara genel ve yerel seçimlere seçme ve seçilme hakkı verildi. Bu hakların kazanılması Mustafa Kemal Atatürk'ün kadınlara verdiği önem ile gerçekleşti.
Ve bugün geldiğimiz noktada Türk kadını çoğulcu demokrasi, modern ve çağdaş Türk kadını olarak Cumhuriyetimizin 100. Yılında hak ettiği yeri almıştır.
Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Mustafa Kemal Atatürk
Saygılarımla Fatma Ateşçi…
07/11/2023